
Kronik (müzmin) obstrüktif (tıkayıcı) akciğer hastalığı (KOAH), genellikle zararlı partikül veya gazlara ciddi maruziyete bağlı olarak hava yollarında ve/veya alveol keseciklerinde meydana gelen bozulmalar sonucu kalıcı hava akımı kısıtlanmasıyla karakterize bir hastalıktır. KOAH, solunumsal semptomlar ile seyreden, yaygın, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Hastalığın seyrine ve ağırlığına etki eden en önemli faktörler; eşlik eden hastalıklar ve son bir yılda geçirilen ataklardır.
Kronik obstrüktif akciğer hastalığı, dinamik bir süreçtir. Doğuştan gelen genetik özelliklerin; sigara ve hava kirliliği gibi çevresel faktörlerden etkilenmesiyle zaman içinde ortaya çıkmaktadır. Risk faktörlerinin ağırlığı kişiden kişiye değişkenlik göstermektedir. Yani genetik faktörler ile çevresel faktörlerin birleşmesi sonucu oluşmaktadır. Klinik tablo, kişinin risk faktörlerine maruziyeti ve immün yanıtına bağlı olarak değişmekte ve her bireyde farklı şiddette seyretmektedir.
Günümüzde KOAH artık sadece sigara içimine bağlı olarak veya yalnızca yaşlılarda ve erkeklerde görülen bir hastalık değildir. KOAH, kişisel seçim veya yaşam tarzının sonucu olmaktan çıkmış; hava ve çevre kirliliğinin artmasıyla gençlerde ve kadınlarda da görülebilen bir hastalık haline gelmiştir. Anadolu’da ısınmak amacıyla veya tandır, saç ya da sobada ekmek yapımında kullanılan organik yakıtların dumanına maruziyet de kadınlarda KOAH gelişiminde önemli bir risk faktörü olarak tanımlanmaktadır (rehberlerde “biyomas maruziyeti” olarak geçmektedir). Yetersiz beslenme, enfeksiyonlar ve/veya iç ve dış ortam kirleticilerine pasif maruziyet nedeniyle doğumdan önce ve sonra akciğer gelişiminin geri kalması da KOAH’a yol açabilir.
Doğum öncesi ve sonrası bebeklik döneminde sık geçirilen enfeksiyonlar, annenin sigara içiyor olması nedeniyle anne karnındaki maruziyet önemli bir risk faktörüdür. Aynı şekilde doğumdan itibaren ev içi sigara dumanına pasif maruz kalmak ve sigara içen kişilerin kıyafetlerinden bulaşan üçüncü el sigara maruziyeti de 40 yaş öncesinde KOAH gelişimine yol açabilmektedir. Bu nedenle uluslararası rehberlerde bu durum “erken KOAH” olarak tanımlanmaktadır.
KOAH, günümüzde endüstrileşmenin yanı sıra modern yaşamın getirdiği hareketsizlik nedeniyle giderek artan küresel bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir. Dünyada her 10 kişiden birinin, Türkiye’de ise her 5–6 kişiden birinin KOAH olduğu bilinmektedir. Ayrıca KOAH, dünyada ve ülkemizde inme ve kalp hastalıklarından sonra üçüncü sıradaki ölüm nedenidir. Bu nedenle KOAH farkındalığını artırmaya yönelik etkinlikler düzenlenmektedir. Her yıl 20 Kasım “Dünya KOAH Günü” olarak kabul edilmiştir. Sağlık Bakanlığı ile ulusal ve uluslararası dernekler bu tarihte çeşitli aktiviteler düzenlemektedir.
T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından bu yıl, 20 Kasım 2025 Dünya KOAH Günü’nün teması “Nefesin daralıyorsa KOAH’ı düşün” olarak belirlenmiştir.
KOAH’ta en önemli yakınma nefes darlığıdır ve zaman içinde giderek artar. Kronik bronşitle seyreden KOAH olgularında öksürük ve balgam temel yakınmalardır. Halk arasında sigara içenlerin balgam çıkarması olağan kabul edilmektedir; oysa sağlıklı bireyler balgam çıkarmaz.
Bu nedenle sigara içen ve balgam yakınması olan bireylerin en yakın sağlık kuruluşuna başvurarak nefes testi yaptırmaları, KOAH tanısının konulmasını sağlayacaktır. Solunum fonksiyon testi (nefes testi), birinci basamak devlet hastanelerinin birçoğunda bulunan, genellikle aynı gün ve bir iki dakikada uygulanabilen bir testtir. Aile hekimleri ve tüm hekimlerin bu yakınmalarla gelen hastaları nefes testi için yönlendirmeleri, KOAH tanı oranını artırarak hastalığın erken tanı ve tedavisini mümkün kılacaktır.
Ayrıca 2022 uluslararası rehberlerde gündeme gelen “preKOAH” olarak tanımlanan; sigara içen, yakınması olan fakat henüz solunum fonksiyon testlerinde kısıtlılık gelişmemiş bireylerin de erken dönemde saptanmasını sağlayacaktır. Bu evrede sigara bırakma müdahaleleri ve diğer risk faktörlerinden uzaklaştırmaya yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile KOAH gelişmesi önlenebilecektir.
KOAH tanısı alan olgularda öncelikle inhaler (soluk yolu ile alınan) nefes açıcı ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlar nefes darlığını azaltmakta ve KOAH ataklarını önlemekte etkilidir; ancak hastalığı tamamen ortadan kaldırmamaktadır. Hastalık ancak hava akımı kısıtlılığı gelişmeden önce alınacak önlemlerle engellenebilir: sigara bırakma müdahaleleri, hava kirliliğini azaltıcı önlemler, pasif içicilik farkındalığının artırılması ve e-sigara zararlarının vurgulanması. Ayrıca iklim değişikliğinin KOAH hastalarını doğrudan etkileyeceği öngörülmektedir. Aşırı sıcaklıklar, ani hava olayları, orman yangınları ve iç/dış ortam kirleticileri; KOAH’ta solunum yakınmalarını artırmakta, akciğer fonksiyon kaybına ve erken ölümlere yol açmaktadır. Bu nedenle sera gazlarını azaltmak ve hava kirliliğini önlemek KOAH ile mücadelede temel hedeflerden biri olmalıdır.
KOAH tanısı alan olgularda her yıl düzenli olarak grip aşısı (COVID-19 dahil) ve bir kez Pnömo-13 (zatürre aşısı), 50 yaş üzerindeki olgularda difteri–tetanoz–boğmaca aşısının ek dozu, 65 yaş üzerinde ise Pnömo-23 aşısının tekrar yapılması rehberlerde önerilmektedir.
KOAH’lı hastaların C ve D vitamini açısından zengin, dengeli beslenmeleri; aşırı kilo veya aşırı zayıflıktan kaçınmaları, hastalığın yol açtığı hasarları azaltmaktadır. Ayrıca KOAH’ın tüm evrelerinde düzenli günlük egzersiz yapılması, hastalığın ilerlemesini azaltmakta ve yaşam kalitesini belirgin şekilde artırmaktadır. Kol ve bacak egzersizleri ile diyafragma solunumu, hastalığın seyrini olumlu etkileyen önemli yaklaşımlardır. Bu öneriler uluslararası ve ulusal rehberlerde “Kanıt-A” düzeyinde yer almaktadır.
Hastanemize başvuran KOAH’lı olguların tıbbi tedavileri düzenlenmekte, egzersiz kapasiteleri altı dakika yürüme testi ile belirlenmekte ve gerekli hastalara pulmoner rehabilitasyon programları uygulanmaktadır. Pandemi döneminde COVID-19 zatürresi geçiren KOAH’lı hastalara tele-pulmoner rehabilitasyon programları ile uzaktan egzersiz tedavileri uygulanmış; birçok hasta yeniden hastaneye yatış olmadan uzun dönem etkileri atlatabilmiştir. Daha sonra ev programları verilerek egzersizlere devam edilmiştir. Sonrasında hastanemizde ayaktan gözetimli pulmoner rehabilitasyon uygulamaları ile ilaç dışı tedavi modaliteleri eklenerek tedaviler sürdürülmektedir.
Kalp Damar Hastanemizde, akciğerlerinde kirli hava içeren baloncuklar bulunan, doktor söylemiyle “büllöz akciğer”i olan KOAH’lı olgulara Göğüs Cerrahisi Bölümü tarafından volüm azaltıcı cerrahiler uygulanmaktadır. Tüm tedavilere rağmen yanıt alınamayan hastalarda ise Göğüs Cerrahisi Kliniği nakil ünitelerinde akciğer nakli planlanmaktadır.
Tüm bu müdahalelerin amacı KOAH’lı hastalarda sağlıklı nefes ve sağlıklı yaşam sağlamaktır.
Öncelikle Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşları tarafından KOAH gelişimini engelleyecek müdahaleler yapılmakta; gençler ve kadınlarda sigara içiminin önlenmesine yönelik tütün kontrol politikaları hayata geçirilmektedir. KOAH geliştikten sonra ise düzenli takip, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve tıbbi tedaviye uyum ile hastalığın yol açacağı hasarlar ve diğer sistemlere ait komplikasyonlar önlenmeye çalışılmaktadır. Ayrıca KOAH’lı hastaların kapalı ortamlarda maske takması, solunum yoluyla alınabilecek mikroplardan korunmayı ve sık atak gelişmesini önlemeyi sağlar. Solunan ortam havasının temiz tutulması da önemli bir korunma yöntemidir.
20 Kasım Dünya KOAH Günü’nde; sigarasız, elektronik sigarasız, hava kirliliğinin azaltıldığı, düzenli egzersiz yapan ve sağlıklı beslenen bireylerin KOAH olmadığı bir dünya dileğiyle…
“Nefesiniz daralıyorsa, KOAH’ı düşünün.”
• Sigarayı bırakalım. Tütün ve tütün ürünlerini kullanmayalım.
• Elektronik sigaradan uzak duralım.
• Düzenli egzersiz yapalım.
• Düzenli ve dengeli beslenelim.
• Solunan ortam havasını temiz tutalım.
• Yaş grubumuza göre uygun aşıları olalım.
• KOAH’tan korunalım!