Ankara Şehir Hastanesi'nde sadece 7 santimetrelik bir kesi ile hem bypass ameliyatı yapıldı hem de hastanın kalbindeki delik kapatıldı.
Bypass ameliyatları yeni yöntemlerle artık daha kolay...
Atardamarın belli bir bölgesinde meydana gelen daralma ya da tıkanma sonucunda gerçekleştirilen 'bypass', bu atardamarın beslediği bölgenin canlılığını korumak için uygulanan cerrahi yönteme deniyor.
Anlatımı kolay ancak gerçekleştirilmesi zahmetli ve sıkıntılı olan bu yöntemin hem operasyon sonrası komplikasyonları hem de iyileşme süresi korkutucu olarak tanımlanır genelde.
Sağlık sektöründe yaşanan teknolojik gelişmeler bu hastalığı da korkutucu olmaktan çıkarıyor.
Geçtiğimi günlerde Ankara Şehir Hastanesi’nde yapılan bir operasyon bunun örneklerinden sadece bir tanesi.
Bypass’a ve yeni teknolojilere yakından bakalım...
“Küçük bir kesi ile 2 ameliyatlık başarı”
Bypass’ın ‘açık’ ve ‘kapalı’ olarak iki yöntemi bulunuyor.
Ankara Şehir Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Erdal Şimşek, açık ve kapalı yapılan bypass ameliyatının farkını şöyle anlatıyor:
“Açık ameliyatta ‘iman tahtası’ kemiğinin kaynaması yaklaşık 2 ay sürerken, kapalı yöntemle hasta ameliyat sonrası yan yatabilmekte, rahatça hareket edebilmekte ve çok kısa sürede normal yaşama dönebilmektedir.” Şimdiye kadar riskli ve ağır bir ameliyat olarak bilinen bypass gelişen yöntemlerle artık daha kolay ve daha sancısız. Ankara Şehir Hastanesi’nde aynı anda yapılan iki operasyon Türkiye’deki ilk örneklerden biri. Prof. Dr. Şimşek, göğüs ağrısı şikayetiyle kendilerine başvuran Ahmet Karagöz’ün kalp damarlarının tıkalı ve kalbinin doğuştan delik olduğunu öğrendikten sonra operasyon öncesi 1 haftalık ERAS programına dahil edildiğini ve bu süreci çok daha rahat atlattıklarını söyledi.
“10 gün içinde bu program sayesinde işine dönebildi”
Ameliyat sırasında kan ihtiyacı oluşmadığının da altını çizen Prof. Dr. Şimşek, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Bu bizim için çok önemli. Genelde hastalarımıza kan takviyesi çok yapıyoruz. Bu durum hastaya enfeksiyon açısından oldukça yük teşkil ediyor. Olabildiğince bu durumu aza indirgemeye çalışıyoruz ERAS programı ile. Hastamızın kontrollerinde sıkıntısı yok. Şu an hastamız gayet mutlu, yarası iyileşti. 10 gün içinde bu program sayesinde işine dönebildi.”
Kapalı ameliyat yöntemiyle sağlığına kavuşan Ahmet Karagöz, ameliyattan 8-9 saat sonra yürümeye başlamış, 3-4 gün sonra da taburcu olmuş. Bu süreçte hiç sıkıntı çekmediğini, bunda ERAS programının da çok büyük etkisi olduğunu belirten Karagöz normal yaşamına geri döndü.
Genetik faktörler dışında, risk faktörlerini azaltmak bizim elimizde
Prof. Dr. Şimşek, ameliyat sonrası belirlenecek yaşam tarzı ile daha hızlı iyileşmenin ve herhangi bir sağlık sorunuyla karşılaşmanın kişilerin elinde olduğunu belirterek yapılması gerekenleri anlatıyor:
“Önceliğiniz, kilonuzu kontrol altında tutmak ve düzenli yürüyüşler yapmak olmalı. Şeker ve tuzu hayatınızdan çıkarmalısınız. Kırmızı et yerine, beyaz eti tercih etmeli ve bol su içmeye özen göstermelisiniz. Ayrıca solunum egzersizlerinizi ihmal etmemelisiniz.”
"ERAS programı ile bu süreç çok daha kolay”
Peki, operasyon sonrası oldukça önemli olan ERAS nedir?
Ameliyat Sonrası Hızlı İyileşme (ERAS) Türkiye Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serdar Günaydın, hastaların kısa sürede iyileşmeleri için uygulanan ERAS protokollerini şöyle anlatıyor:
“Ameliyat öncesi tahlillerini inceleyerek değerlendirdiğimiz hastaların beslenme problemleri olduğunu, tüm değerlerinin dengesiz olduğunu ve ileri derecede kan değerlerinin düşük olduğunu fark ettik. Cerrahi müdahalenin ardından hastaların en kısa sürede iyileşmesini sağlamak için ERAS protokollerini uygulamaya başladık.”
Türkiye’de sadece Ankara Şehir Hastanesi Kalp ve Damar Kliniği’nde uygulanmaya başlayan ERAS Programı (Hızlı iyileşme) ile ameliyat sonrası hastaların en kısa sürede iyileşmesi hedefleniyor.
Yayımlanan rehberlere dayalı olarak kliniğimizde 2020'den sonra ERAS protokollerini uygulamaya başladık. Bunları hastanın ameliyatının öncesinden başlayarak taburcu olana kadar ki süreçte uyguluyoruz. Bu kapsamda, hastanın beslenmesini düzeltiyoruz, fizik tedavisini önceden planlıyoruz, ağrı kesici yöntemleri uyguluyoruz ve diyetisyen, hemşire, doktor, anestezist bir arada grup olarak çalışıyoruz.”